Nurul İzah
Cenaze namazı
- Ayrıntılar
- Kategori: Nurul İzah
- Gösterim: 10174
Cenaze Namazı ve Bu Namazın Rükünleri
Cenaze namazı farz-ı kifâyedir, rükünleri ise tekbirler kıyam (ayakta durnak)dır.
Cenaze namazının şartları altı olup şunlardır:
(1) Ölünün Müslüman olması,
(2) temiz olması,
(3) cemaatın önüne konulması,
(4) ölünün cesedinin (tamamının), yahut başı da dahil cesedinin çoğunun veya yarısının (orada mevcut) bulunması,
(5) cenaze namazı kılanların herhangi bir mazeret dışında binek üzerinde bulunmamaları,
(6) cenazenin yerde bulunması. Herhangi bir mazerete dayanmaksızın cenaze bir hayvan üzerinde veva insanların elleri üstünde iken kılman namaz caiz olmaz.
Cenaze namazının sünnetleri dörttür:
(1) Cenaze ister erkek, ister kadın olsun imamın, cenazenin karşısında (ayakta) durması,
(2) birinci tekbirden sonra "Sübha-neke allâhümme ve bi hamdık..." okumak,
(3) ikinci tekbirden sonra Peygamber (Sallallaku aleyhi vesellemYe salevât (salli ve bârik) okumak,
(4) üçüncü tekbirden sonra ölü için dua okumak.
Belli birşey tayin edilmek suretiyle dua edilmez; ancak en iyisi ve en güzeli, Peygamberimiz (Aleyhissalâtü vesselam)''dan intikal eden duaları okumaktır. Avf b. Mâlik (Radıyallahu anhYin. Rasûlullah {Ahyhissalâtü vesselam)'dan öğrendiği şu dua da bunlardan biridir:
"Allahümmağfir lehû ve'r-hamhü ve âfihi va'fü anhü ve ek-rim nüzülehû ve vessi' medhalehû, ve'ğsilhü bi'l-mâi ve's-selci ve'l-beredi ve nakkıhî mine'l-hataya kema yünakka's-sevbü'l-ebyazu mine'd-denesi ve ebdilhü daran hayran min dârihî ve eklen hayran min ehlihî ve zevcen hayran min zevcihî ve edhilhü'l-cennete ve eızhü min azâbi'l-kabri ve azâbi'n-nâr." [1][1]
Dördüncü tekbirden sonra, açık (ve kuvvetli) rivayete göre herhangi bir dua okumaksızm selâm verilir.
Birinci tekbirin hâricinde eller kaldırılmaz, imam beşinci bir tekbir aldığı takdirde kendisine uyulmaz, imamın selâm vermesini beklemelidir. Deli ve (küçük) çocuklar için (Allah'tan) af dilenilmez. Onlar için şöyle dua edilir:
«Allâhümme'c'alhü lenâ feratan ve'c'alhü lenâ ecran ve ührau ve'c'alhü lenâ şâfian müşeffean.»[2][2]
Cenaze Namazını Kıldırmak Daha Çok Kimin Hakkıdır?
(1) Cenaze namazını kıldırmak en çok devlet reisine düşer,
2) sonra reisin vekil ettiği kimseye,
(3) sonra kadı'ya,
(4) sonra nahallenin imamına ve sonra da ölünün velisine düşer. Başkasının namaz kddırabümesi için, kendisinde (bu hususta) öncelik lakkı bulunanların izin vermeleri gerekir. Başkası (izinsiz) aldırdığı takdirde Öncelik hakkı bulunan kimse, dilerse cenaze lamazını yeniden kıldırır, (aynı cenazenin namazım) başkasıyla Dirlikte kılanların yeniden kılmaları gerekmez. Cenaze namazım aldırma konusunda öncelik hakkına sahip bulunanlar, namazını kıldırması için ölünün kendisine vasiyet ettiği kimseden daha iâyık olup, fetva da bu yönde verilmiştir. Eğer namaz kılınmadan demolunmuş ise, isterse yıkanmadan defholunmuş bulunsun, cenaze bozulmadığı sürece[3][3] kabri üzerine namaz kılınır.
Birkaç Cenaze Aynı Vakitte Bir Arada Bulunursa
Böyle birkaç cenazenin bir arada bulunması halinde, en iyisi her cenazeye ayrı ayrı namaz kılmaktır ve aralarında en faziletli ımna öncelik verilir. Eğer namazları topluca kılınmak istenirse, ale istikâmetine doğru, her birinin göğsü imamın hizasına geleli şekilde uzun bir saf yapılır ve şu sıraya riâyet edilir: İmamın men önünde erkekler, bunların arkasında çocuklar, sonra inşâlar (hem erkek, hem de dişi olanlar) ve sonra da kadınlar, ma adı geçenlerin) hepsinin tek bir kabre konulması hâlinde bu :alamanın tersinden başlanır.
(Cenaze Namazına Yetişmek:) İki tekbir arasında cemaate itişenler imama uymayıp onun tekbirini beklerler, namaza lamla birlikte tekbir alarak girerler, duayı imamla birlikte yatrlar ve kaçırdıkları tekbirleri cenaze kaldırılmadan kaza eder. İmam iftitah tekbirini alırken orada bulunan (ve herhangi bir ibeple tekbir almayan)lar, (uymak için) imamın (bir sonraki) tekrini beklemezler. Dördüncü tekbirden sonra ve selâmdan önce îtişenler namazı kaçırmış olurlar ki doğrusu da budur. Cenaze amazının Ölü caminin içinde iken[4][4] kılınması; yahut ölü caminin şında olduğu halde, insanlardan bir kısmının caminin içinde, bir kısmının da dışında oldukları halde kılınması mekruhtur. (Zaten) srcih edilen görüş de budur.
(Çocukların Cenaze Namazı:) (Doğduğunda, ağlamak, hareket etmek gibi) kendisinde hayat emareleri görülen (daha sonra da len bir) çocuğa isim verilir, yıkanır ve namazı kılınır. Eğer böyle ir emareye rastlanmazsa, sadece yıkanır ki tercihe şayan olan da udur ve bir parça beze sarılarak defnolunür ve bunun için cenaze amazı kılınmaz. Nitekim ana veya babasından biriyle esir alını;
la ölen) bir çocuğun dahi namazı kılınmaz; ancak bu çocuk kendisinin veya ana babasından herhangi birinin Müslüman olması alinde yahut ana babasından herhangi biri çocukla birlikte esir lınmaz (da yalnızca çocuk esir alınır ve sonra da ölür) ise bu ocuğun namazı kılınır.
{Kâfir Akrabanın Cenazesi:) Herhangi bir müslümanın kâfir dr yakını Öldüğünde, onu pis bir bezi yıkar gibi yıkar ve (yine) bir iarça beze sararak bir çukura bırakır yahut da kendi dindaşlarına eslim eder.
(Âsîlerin Cenazesi:) Çatışma halinde öldürülen âsilerin Müslüman devlet reisine başkaldıranlarm), yol kesenlerin ıamazları kılınmaz. (Aynı şekilde insanlara) tuzak kurup[5][5] (onları) aoğarak öldüren katiller ile şehirlerde (insanları) geceleyin (tehdid îden, onların rahat ve huzurunu bozan) silahlı caniler (irtikâb et-cnekte oldukları suçları esnasında öldürüldükleri takdirde bunların ve kendi ırkını, yakınlarını veya bir davayı savunma uğrunda öldürülenlerin, cenazeleri yıkansa bile namazları kılınmaz.
(İntihar Eden İle Ana-Baba Katillerinin Cenazeleri:) Kendi kendisini öldürenler (intihar edenler) hem yıkanır, hem de namazları kılınır. (Ancak) ana ve babasından herhangi birini kasden Öldürenler yıkanmayacakları gibi namazlan da kalınmaz.
Cenazenin Taşınması ve Defnedilmesi
(Cenazenin Taşınması): Cenazeyi dört adamın taşıması sünnet olup kırk adım kadar taşımak uygun olur. (Cenazenin) sağ ön tarafı sağ omuza alınarak taşınmaya başlanır. (Zaten) cenazenin sağ tarafı taşıyanın sol tarafina gelir. Sonra cenazenin sağ arka tarafına geçilir ve nihayet sol ön tarafı sol omuza alınarak taşınır. Ölünün sarsılmasına sebep olmayacak şekilde[6][6] onu biraz
zlıca taşımak müstehaptır. Tıpkı farz namazın nafileye üstünlüğü gibi Ölünün ardınca yürümek de önünde yürümekten (bu dere) üstündür. (Cenaze götürülürken) yüksek sesle zikretmek ve snaze (yere) konulmadan evvel oturmak mekruhtur.
(Kabrin Kazılması ve Cenazenin Defni:) Kabir, yarım boy veya göğse kadar kazılır. (Bundan) fazla kazılırsa da iyi olur.'oprak yumuşak değilse, (kabrin ortasına) çukur açılmayıp (kıble tarafina) lahid (denilen oyuk) açılır[7][7] ve ölü kabre kıble tarafından :konulur. Koyarken: "Bismillahi ve alâ milleti seyyidinâ Rasûlulla- i sallallahu aleyhi vesellem" [8][8] denir. Ölü kıbleye bakacak şekilde ağ yanma yatırılır. (Kefende bulunan) düğüm çözülür, üzerine
kerpiç vs. gibi fırınlanmamış) tuğla ile kamış (ve benzeri otlar) umulur; üzerine fırınlanmış kiremit ve odun konulması mekruhtur. Hanımlar kabre konulunca, (toprakla kapatılıncaya kadar)
izer-leri (bez ve benzeri bir şeyle) örtülür [erkekler için böyle bir uygulama yapılmaz] ve üzerine toprak atılır. Kabri dört köşe değil, deve sırtı gibi[9][9] yapmalıdır.
(Süs İçin Kabir Bina Etmek:) Süs için kabrin üzerine bina pmak haramdır. (Binanın) ölüyü defnettikten sonra (kabri)l *lamlaştırmak için (yapılması ise) mekruhtur. Kaybolmasın vel danmasm diye (bir taş dikip) üzerine yazı yazılmasında herhan-| bir sakınca yoktur. (Ölülerin) evlere defnedilmesi mekruhtur, akü (evlere defin işi) peygamberlere hastır. (Ayakta ve dikin* mülmelerini teminen) etrafı bina ile çevrilmiş yerlere Ölüleriı fnedilmesi de mekruhtur. (Ama) zaruret karşısında bir kabre rden fazla (ölü) defnetmenin bir mahzuru yoktur, (bu takdirde) i ölünün arası toprakla perdelenir.
(Gemide Cenaze:) Gemide ölen bir kimse, eğer kara uzaksa sya ölünün zarar görmesinden endişe edilirse (orada) yıkanır, ke-nlenir, namazı kılınır ve denize bırakılır.
(Mezarların Nakli:) Cenazenin, Öldüğü veya öldürüldüğü yen kabristanına defnedilmesi müstehaptır. Eğer ölü (bir yerden diğer bir yere) nakledilecek, ise, bir veya iki millik bir mesafeye aklolunmasının sakıncası yoktur. Ama bundan daha fazla mesafeye nakli mekruhtur. Defnedildikten sonra ölünün nakledilmesinin caiz olmadığı hususunda ulemanın söz birliği vardır. Ancak (ölünün) defnolunduğu arazî gasbolunmuş, yahut şüfa incelik) hakkıyla alınmışsa naklolunması mekruh değildir. Ölü, başkası için kazılan bir kabre konulduğu takdirde oradan çıkarılmaz, ancak kazı ücreti[10][10]tazmin olunur.
(Kabrin Açılması:) Kabir, içine düşen kıymetli (herhangi) rirşey, gasbolunmuş bir kefen, ölünün yanındaki kıymet ifade îden birşey için açılabilir; (ancak, ölünün) kıbleden başka bir yöne /eya sol tarafına konulması yüzünden kabir açılamaz. (Yine de tıerşeyin) en doğrusunu Allah bilir.
Kabirlerin erkekler ve kadınlar tarafından ziyaret edilmesi mendup olup (diğer görüşler içinde) en doğrusu da budur.
(Kabirlerde) Yâsîn okumak müstehaptır. Nitekim Efendimiz Aleyhissalâtü vesselam): "Bir kimse kabristana varır da orada fâsîn sûresini okursa, Allah Teâlâ o gün için kabirde bulunan-arın azabını hafifletir ve okuyana da orada bulunanların adelince (sevap ve) hasenat üerilir" buyurmuşlardır. Okumak için ka-arin üstüne oturmak mekruh değildir, tercihe şayan olan görüş budur. Okumaktan başka bir maksat için kabirlerin üstüne oturmak, basmak, üzerinde uyumak ve def-i hacet yapmak mekruh olup (tıpkı bunun gibi) kabristandaki otları yolmak, ağaçları sökmek de mekruhtur. Kabirlerdeki kuru otlan yolmanın bir zararı yoktur.
[1][1] «Allah'ım, onu affet ve ona acı, onu (azab ve benzeri sıkıntılardan) koru (ve işlediği günahları) bağışla, ona vereceğin seudb ve nimetleri artır, kabrini genişlet; onu suyla, kar ve doluyla yıka; beyaz elbiselerin kirden temizlendiği gibi onu da hata (ve günahlarından) temizle. Ona, şimdiki evinden daha hayırh bir ev, şimdiki ailesinden daha hayırlı bir aile ihsan eyle. Onu cennetine koy, kabir ve cehennem azabından koru.»
[2][2] «Allah'ım bizim için bunu Önden gönderilmiş bir sevap, bizim için, hazırlanmış bir ecir kıl, bunu bizim için şefaati makbul bir şefaatçi kıl»
[3][3] "Bozulmadığı sürece" ifadesiyle, gölünün uzuvlarının birbirinden ayrılıp çözülmesi kasdolunuyor. Bu da tahmine dayanan birşeydir. Ölünün uzuvlarının çözülmesi, öldüğü mevsimde havanın ısısına, bulunduğu yerin sertlik ve yumuşaklığına, ölenin şişman ve zayıf obuasına bağlıdır. Binaenaleyh eğer Ölünün bozulduğuna kuvvetle ihtimal verilir veya bu hususta şüphe edilirse üzerine namaz kılınmaz. Çünkü namazın, (sağlam) vücut üzerine kılınması emrolunmuştur. Uzuvları birbirinden ayrılmış bir cesedin artık varlığından söz edilemez.
[4][4] Âlimler, bunun mekruh olmasının sebebi üzerinde ihtilâf etmişlerdir. Kimisi, caminin yapılış maksadının dışında kullanılması yüzünden mekruh olduğunu öne sürmüştür ki bu takdirde tenzîhen mekruh olur, kimisi de caminin cenazeden çıkan bir şeyle kirleneceğini göz önünde bulundurarak mekruh olur demiştir. Bü durumda cenazenin camiye sokulması tahrîmen mekruh olur.
[5][5] İnsanları hileyle ve aldatarak bir yerlere götürenler kasdolunuyor. Bu gibi fesatçılar öldüklerinde namazları kılınmaz.
[6][6] Ölüyü sarsacak şekilde hızlı taşımak, teşyî edenleri yormasının yanında, ölüye saygısızlık ve hakaret de olur. Sünnet olan taşıma şekli, cenazeyi sarsmayacak ve onu teşyî edenleri yormayacak bir tarzda biraz hızlıca götürmektir.
[7][7] Lahid; kabrin kıble tarafına açılan oyuğa denir. Çukur ise, kabrin ortasında bulunur. Yumuşak toprak, kolayca çökebilen nemli toprağa denir. Arazi sert olduğu takdirde, ölüyü oraya, ters değil de düz bir şekilde yerleştirmek için kabre lahid açılır. Arazi yumuşak ise kabrin ortasına çukur açmakta beis yoktur. Bu takdirde etrafı fırınlanmamış tuğla ile Örülür ve sonra da içerisine Ölü konulur. Sahabeden birçoğu ise ölünün kabre lahid veya çukur açmadan konulmasını tavsiye etmişlerdir.
[8][8] "Allah'ın adıyla ve Allah Rasûlü Efendimiz'in dini üzerine" demektir.
[9][9] Kabri düz değil, deve sırtı gibi yapmalı ve yerden bir karış veya bundan biraz daha fazla yükseltmelidir. Bir kısmı da; dört parmak kadar yükseltilmelidir, demişlerdir. Her hâl ü kârda, üzerine kabirden çıkan toprak dışında fazlaca birşey konulmamalıdır.
[10][10] Kazı ücreti ölünün terekesinden karşılanır. Eğer Ölünün herhangi bir terekesi yoksa, bu kazı ücreti beytülmalca (yani hazinece) karşılanır. O da olmazsa Müslüman halk karşılar.