جَزَاء وِفَاقًا
Cezâen vifâkâ(vifâkan).
| cezâen | : karşılık, ceza olarak |
| vifâkan | : münasip, uygun |
(Amellerine) uyaun bir ceza olarak.
(26-27) Uygun bir ceza olarak. Şüphe yok ki onlar, bir hesabı ummaz olmuşlardı.
Bir ceza ki bervechi vifak
Yaptıklarına tamamen uygun bir ceza olarak.
Bir ceza ki tam yaptıklarına uygun.
(24-26) Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin....
(25-26) Ancak, uygun bir ceza olarak kaynar su ve irin içecekler.
(23-26) (Azgınlar) orada çağlar boyu kalırlar, orada bir serinlik ya da (susuzluk gideren) bir içecek tatmazlar, ancak (dünyada yaptıklarına) uygun karşılık olarak kaynar su ve irin tadarlar.
(24-25-26) Ne serinlik, ne de (serin, tatlı bir) içecek tadacaklar, (amellerine) uygun bir ceza olarak sadece kaynar su ve bir de irinli, çok soğuk bir su içecekler.
Bu, yaptıklarının tam karşılığıdır.
Bir ceza ki, (işledikleri amellere) uygun...
İşlediklerine uygun bir ceza olarak.
Bir cezâdır ki tam uygun.
Ancak (dünyada yaptıklarına) uygun karşılık olarak.
(İşlediklerine) Uygun olan bir ceza olarak,
(24-26) Orada serinlik bulamayacaklar, islediklerine uygun olan kaynar su ve irin disinda bir icecek tadamiyacaklardir.
Yaptıklarına uygun bir ceza olarak
(İşlediklerine) Uygun olan bir ceza olarak,
(günahlarına) uygun bir karşılık!
Uygun bir ceza!
(İşlediklerine) Uygun olan bir ceza olarak,
İşte lâyık bir ceza!
Yaptıklarına uygun bir cezâ olarak.
Çok uygun bir karşılık olarak.
Yaptıklarına uygun bir karşılık olarak.