إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا
İnne yevmel faslı kâne mîkâtâ(mîkâten).
| inne | : muhakkak ki |
| yevme | : gün |
| el faslı | : fasıl, ayrılma |
| kâne | : oldu |
| mîkâten | : belirlenmiş, tayin edilmiş bir vakit |
Şübhe yok ki o (hak ile batılı) ayırd etme ve hukûm verme günü ta'yîn edilmiş bir vakıtdır,
Şüphe yok ki, O ayırdetme günü, tayin edilmiş bir vakittir.
Şübhesiz ki o fasıl günü bir miykat olmuştur
Şüphesiz ki, o fasıl (kıyamet) günü belirlenmiş bir vakit olmuştur.
Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur.
Doğrusu, hüküm gününün vakti elbette tesbit edilmiştir.
Şüphesiz hüküm ve ayırma günü belirlenmiş bir vakittir.
Şüphesiz hüküm günü vakit olarak belirlenmiştir.
Şüphesiz ki (Hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, haklıyı haksızdan) ayırd etme günü (Allah katında) belirlenmiş bir vakittir.
(İmdi bunları anladıysanız, hakkında ihtilaf ettiğiniz o mahşer dirilişini de anlarsınız. İşte bunları kim yapmışsa, ölüleri de O diriltecektir.) Evet, o "karar günü," vakti kesin olarak belirlenmiş bir gündür.
Şüphesiz ki, (haklı ile haksızın ayırd edileceği) o fâsıl günü (kıyamet) muayyen bir vakit olmuştur.
Doğrusu, hüküm günü; ta'yin edilmiş bir vakittir.
Şüphe yok ki ayırma gününün vakti de tâyin edilmiştir.
Şüphesiz hüküm günü vakit olarak belirlenmiştir.
Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir.
Dogrusu, hukum gununun vakti elbette tesbit edilmistir.
Muhakkak ki hüküm günü, belirlenmiş bir vakittir.
Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir.
Gerçek şu ki, (doğru ile yanlış arasında) Ayrım Günü'nün belirlenmiş bir vakti vardır:
Ayırım/fasl günü belirlenmiş bir vakittir.
Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir.
Hüküm günü, belirlenmiş bir vakittir.
Muhakkak ki (haklının, haksızın ayırdedileceği) hüküm günü, belirlenmiş bir vakittir.
Hiç kuşkusuz, o ayırma ve hüküm günü kesin olarak belirlenmiştir.
Yargılama Günü, belirlenmiş bir vakittedir.