فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ
Fe huve fî îşetin râdiyeh(râdiyetin).
| fe | : artık, işte |
| huve | : o |
| fî | : içinde |
| îşetin | : yaşayış |
| râdiyetin | : razı olan, razı olduğu |
artık o hoşnuud (olacağı) bir yaşayışdadır.
İşte o, hoşnut (olacağı) bir yaşayıştadır.
O artık hoşnud bir hayattadır
artık hoşnut olacağı bir hayat içindedir o.
(6-7) O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir.
(6-7) Ama tartıları ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır.
Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.
(6-7) O gün kimin tartılan ameli ağır gelirse işte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur.
O, memnun olacağı bir hayattadır.
Memnun kalacağı bir hayata girer.
Artık o, hoşnud bir hayattadır.
O, hoş bir hayat içindedir.
O, hoşnut, râzı bir geçimdedir.
İşte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur.
Artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir.
(6-7) Ama tartilari agir gelen kimse hos bir hayat icinde olacaktir.
O hoş bir hayat içinde olur,
Artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir.
kendisini mutlu bir hayat içinde bulacak;
O, hoşnut olacağı bir hayat içinde.
Artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir.
Hoşnut olacağı bir hayattadır.
O, memmun edici bir hayât içindedir.
Evet o kişi, hoşnutluk verici bir yaşayış içindedir.
O, mutlu bir hayat içinde olacaktır.