وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْقَارِعَةُ
Ve mâ edrâke mel kâriah(kâriatu).
| ve mâ | : ve nedir |
| edrâ-ke | : sana bildirdi |
| mâ | : ne olduğunu |
| el kâriatu | : kâria |
O felâket kapısını çalacak (kıyametin dehşet ve azametin) sana bildiren nedir?
O çarpacak olan felaketin ne olduğunu sana ne bildirdi?
Ne bildirdi ki sana; nedir o karia?
O çarpacak belanın ne olduğunu ne bildirdi ki sana?
(1-3) Kâria! (Çarpacak kıyamet) Nedir o kâria? Kârianın ne olduğunu sen bilir misin?
O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen bilir misin?
Yürekleri hoplatan büyük felaketin ne olduğunu sen ne bileceksin?
(1-3) Kapı çalan! Nedir o kapı çalan? O kapı çalanın ne olduğunu bilir misin?
Kari'â'nın ne olduğunu bilir misin ?
Kari’ayı, o kapıları döven ve dehşetiyle kalplere çarpan o kıyamet felaketini sen nereden bileceksin ki!
Ne bildirdi sana, nedir o kıyamet?
O felaket kapısını çalacak olanın ne olduğunu bilir misin sen?
Ve ne bildirdi sana, nedir o şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri koparacak felâket?
O Kârianın ne olduğunu bilir misin?
Sana o kaaria'yı bildiren nedir?
O gurultu koparacak olanin ne oldugunu sen bilir misin?
O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen nereden bileceksin?
Sana o kaariayı bildiren nedir?
Bilir misin nedir, nasıl olacaktır o apansız bela?
Korkunç olayın ne olduğunu nereden bileceksin?
Sana o 'çarpıp patlak verecek olan'ı bildiren nedir?
O çarpacak felâketin ne olduğunu bilir misin?
O çarpan olayın ne olduğunu sen nereden bileceksin?
Kaaria'nın ne olduğunu sana bildiren nedir?
Şoke edenin niteliği sana bildirildi mi?