لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ
Lekad halaknel insâne fî kebed(kebedin).
| lekad | : andolsun |
| halaknâ | : biz yarattık |
| el insâne | : insan |
| fî kebedin | : meşakkat, zorluk içinde |
ki biz insanı, andolsun, meşakkat içinde yaratdık.
(4-5) Muhakkak ki, Biz insanı elbette bir meşakkat içinde (bulunacağı bir mahiyette) yarattık. Sanıyor mu ki onun üzerine hiçbir kimse güç yetiremiyecek.
Hakikaten biz insanı bir meşakkat içinde yarattık
gerçekten Biz insanı bir sıkıntı içinde yarattık.
Biz insanı gerçekten bir sıkıntı içinde yarattık.
İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
(1-4) Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
Ki biz insanı (kendine has) sıkıntı ve zorluk içinde (yaratıp) meydana getirdik.
Biz insanı, imtihan ve çile yüklü bir hayata gönderdik.
Doğrusu biz, insanı bir meşakkat içinde yarattık.
Biz, insanı gerçekten meşakkat içinde yarattık.
Gerçekten de biz insanı sıkıntı içinde yarattık.
Biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Insanoglunu, zorluklara katlanacak sekilde yarattik.
Biz insanı birtakım zorluklar, zahmetler ve sıkıntılar içinde yarattık.
Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Gerçek şu ki, Biz insanı acı, sıkıntı ve imtihan (ile yüklü bir hayat)a gönderdik.
İnsanı dosdoğru/dayanıklı olarak yaratmışızdır.
Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Biz insanı zorluklar için yarattık.
Biz insanı zorluk arasında yarattık.
Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık.
İnsanı zorluklar arasında (direnmesi için) yarattık.