وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ
Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).
| ve | : ve |
| hedeynâ-hu | : onu hidayet ederiz, ulaştırırız |
| necdeyni | : iki yol |
Biz ona iki de yol gösterdik.
(10-12) Ve Biz ona iki de tepe yolu gösterdik. Fakat o, o sarp yokuşu geçemedi. O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne şey bildirdi?
İki de tepe gösterdik
Ona iki de tepe gösterdik.
Ona iki yolu gösterdik.
Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?
(8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
(8-10) Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) göstermedik mi?
(Doğru ve eğri olmak üzere) iki de yol göstermedik mi ?
Ona hayır ve şer yollarını göstermedik mi?
Bir de ona, (hak ve bâtılı) iki yol gösterdik.
Biz; ona iki de yol gösterdik.
Ve ona iki sarp yol gösterdik.
Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) gösterdik.
Biz ona 'iki yol/iki amaç' gösterdik.
Biz ona egri ve dogru iki yolu da gostermedik mi?
Biz ona eğri ve doğru iki yol göstermedik mi?
Biz ona 'iki yol/iki amaç' gösterdik.
ve ona (kötülüğün ve iyiliğin) iki yolunu da göstermedik mi?
Ona iki de yol gösterdik.
Biz ona 'iki yol/iki amaç' gösterdik.
Biz ona iki yolu da gösterdik.
Ona iki tepeyi (anasının iki memesini emmenin veya hayır ve şerrin yolunu) gösterdik.
Kılavuzladık onu iki tepeye.
Ona iki yolu göstermedik mi?