İslam Medeniyeti'nde kuş evleri

Kuşların barınmaları için evlerin ön yüzlerine yapılan yerler.Evlerin en görünür yerlerine yerleştirilmiş, en güzel şekilde işlenmiş kabartma şeklindeki bu mimari ayrıntı, malumatı olmayanlara ilk etapta evin küçük bir planı olduğu zannını vermektedir.

Oysa mimari ayrıntının, estetiğin en ince detaylarının nakşedildiği bu dış unsur serçe, saka, kırlangıç gibi küçük kuşlar için yapılmış barınaklardır. Kuş evleri denince akla ilk gelen kuş elbette kırlangıçlardır.

Devamını oku: İslam Medeniyeti'nde kuş evleri

Saltanat kayıkları

Öyle kelimeler var ki zahiriyle batınıyla dile gelişi ihtişamlı. Sureti sıreti bir şölen.

Şehrayin gibi… Saltanat gibi.

Saltanat:Arapça isim.1.Sultanlık, padişahlık, hükümdarlık.2.Bolluk ve zenginlik

Ez cümle… Mevzu, adı kadar varlığı da bir ahenk, bir hayal, bir hayat dile getirmiş olan “saltanat kayıkları”.

Devamını oku: Saltanat kayıkları

Osmanlı Fermanları

FERMAN

Farsça  buyurmak , emretmek   mastarından türetilen ferman kelimesi sözlükte emir, emirname, buyruk, hükümdar alameti gibi anlamlar ifade eder. Terim olarak ferman, yapılması gereken bir iş, ifa   edilmesi   gereken  bir  görev  için  hükümdar  tarafından  verilen ve hükümdarın tuğrasını taşıyan yazılı emirdir.

Fermanlar umumiyetle hükümranlığın ve saltanatın bir nişanesi olarak, altın yaldız ve muhtelif renk ve motiflerle süslenmiş oldukları gibi, süs ve yaldızdan uzak, sade de olabilirler.

Bir ferman metni incelendiğinde, şu önemli unsurlar göze  çarpar  :

Devamını oku: Osmanlı Fermanları

Su gibi aziz İstanbul...

İstanbul'da su ve su kültürünü anlatan ne varsa hepsi 'Âb-ı Hayat: Geçmişten Günümüze İstanbul'da Su ve Su Kültürü' sergisinde. 13 Mayıs'ta Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nde sanatseverlerle buluşan sergiyi 20 Temmuz'a kadar gezebilirsiniz.

İstanbul'da su ve su kültürü desek aklınıza neler gelir? Herhalde ilk olarak çeşmeleri sayarsınız. Öyle ki tarihi semtlerde adım başı gördüğümüz Osmanlı dönemine ait birbirinden güzel çeşmeler, İstanbul'un su kültürünün kamusal ya da özel her alanda nasıl hayat bulduğunun en güzel göstergesidir. İstanbul'da su kültürüne ait diğer parçalar konusunda size daha fazla yormayalım ve bu kültürü tastamam yansıtan bir sergiden bahsedelim.

Devamını oku: Su gibi aziz İstanbul...

Kulplu İznik Çini Bardakları

"Olur mu? Akla vasfı zabıt-ı imkan
Sığar mı? Bardağa deryayı umman"

Hadidi

Cam kulplu bardaklar, Roma Dönemi 1. ve 2. yy.


Sözcük olarak bardak, günümüzde daha çok camdan ve plastikten yapılmış, sıvı ve içeceklerin konulması amacı ile üretilen ağzı geniş kaplara verilen isimdir.

Devamını oku: Kulplu İznik Çini Bardakları

Mardin’in taşına bak

Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver Sanat Atölyesi sanatkârları tarafından Mardin’deki dini ve sivil mimari örnekleri tezhip ve minyatürlerle resmedilerek Mardin Mimari Anıtlarından Tezyini Yorumlar ismiyle kitaplaştırıldı.

Mardin'in medeniyet tarihine taşlarla işlenen dini ve sivil mimari örnekleri, minyatür, tezhip, kat'ı ve ebru sanatlarıyla yeniden yorumlanarak bir kitapta toplandı: Mardin: Mimari Anıtlardan Tezyini Yorumlar.

Devamını oku: Mardin’in taşına bak

Topkapı Sarayındaki zümrütler

Saray koleksiyonundaki nadide zümrütler ve zümrütlü eserleri, saray hazine bölümü uzmanı Emine Bilirgen kaleme aldı.

Osmanlı Saray Hazinesi’nde yer alan eserlerden hemen hepsinin yapımında altın, gümüş, yeşim, necef, sandal ağacı, abanoz, fildişi, boynuz, boğa ve sedef gibi, oldukça pahalı malzemeler kullanılmıştır. Bezemelerde kullanılan mücevherlerin 16. yüzyıl başlarından itibaren giderek çoğaldığı görülür. Eserlerin görkemini arttıran kuyum işlerinde, elmas, yakut, zümrüt, safir, topaz, lâl gibi taşların yanı sıra, firuze, mercan, inci, lapis lazuli, ayn-ül hür (kedi gözü), akik, necef, zebercet, yeşim ve daha pek çok değerli taş çeşidine yer verilmiştir.

Bu mücevherler içinde, elmastan sonra en pahalı taş olan zümrütten yapılmış veya zümrütle bezeli olan eserler çok önemli bir yere sahiptir.

Devamını oku: Topkapı Sarayındaki zümrütler

Nerede o eski mürekkepler…

İs mürekkebi imali oldukça meşakkatli bir uğraş olduğundan meşhur hattatlar mürekkep ihtiyaçlarını usta mürekkepçilerden temin etmekteydi.

Hat sanatının klasik İslam sanatları içerisinde müstesna bir yeri vardır. 'Ruhani hendese' olarak da isimlendirilen ulvî sanatı ruhunun derinliklerinden parmaklarının kıvrımlarına indirgeyebilen hat ustalarının kamış kalemlerinden dökülen lahuti harfler görebilen gözlere her daim şifa kaynağı olmuştur/olmaktadır.

Devamını oku: Nerede o eski mürekkepler…

Mercimek üzerine hat yazdı

Hattat Necati Korkmaz, mikroskop altında mercimek taneleri üzerine hat yazarak bir ilki gerçekleştirdi. Korkmaz, ilk denemelerinde kalem uçlarının kalın gelmesi sebebiyle mercimek taneleri üzerine yazı yazamadığını söyledi.

Bir dizi araştırmanın ardından kılı ince olarak tilki bıyığından kalem yaptığını anlatan Korkmaz “Yazıları çok küçük yazmak gerektiği için mikroskop altında çalışıyorum” dedi.

Devamını oku: Mercimek üzerine hat yazdı

Gelenekli sanatların has bahçesi Nakkaş

Taşa hürmet edesi geliyor insanın, iyi ki o kadar sağlam ve sebatkâr da, ne rüzgârın hışmı yıkabiliyor onu, ne yağmurun tokadı... Yüreğinin katı olduğu söyleniyor.

Yalan! Camiler, medreseler, mescitler, tekkeler niye sevimli öyleyse? Üsküdar'daki Atik Valide Külliyesi'nin tekkesi mesela, niye munis bu kadar? Bizi coşturan bu tekke işte, taşları arasından zarâfet süzülen bu tekke... Avluyu bir görseniz, duvarları, dışa sağır, içe açık pencereleri, kapıları, kapıların gerisindeki odaları... 

Devamını oku: Gelenekli sanatların has bahçesi Nakkaş

Bir zeytin masalı

Zeytin, mübarek meyve, bir minyatür sanatçısının hayatını nasıl etkileyebilir?

Edremit Ovası'nda geniş zeytinlikler ve dededen kalma bir zeytinyağı fabrikası varsa, sanatçı hayatını kendi istediği konuları araştırmaya ve onları minyatüre aktarmaya adayabilir. Sanatından ekmek çıkarma kaygısı olmadan, sergilerde hangi eseri kaç paraya gitti diye meraklanmadan... Sonra o fabrika, çalışkan dede, zeytin işçileri, hasat şenlikleri, hepsi yepyeni alışılmadık konular olarak minyatüre aktarılabilir. Ve bu minyatürler, kimsecikler onları görmeden, bilmeden bir gün belki iki kapak arasında toplanır ümidiyle evin duvarlarını süsleyebilir. Zeytin, Kur'an-ı Kerim'de üzerine ant içilen bu meyve, bir sanatçının hayatını işte böyle güzelleştirebilir.

Devamını oku: Bir zeytin masalı

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.