İslam Medeniyeti'nde kuş evleri
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 1726
Kuşların barınmaları için evlerin ön yüzlerine yapılan yerler.Evlerin en görünür yerlerine yerleştirilmiş, en güzel şekilde işlenmiş kabartma şeklindeki bu mimari ayrıntı, malumatı olmayanlara ilk etapta evin küçük bir planı olduğu zannını vermektedir.
Oysa mimari ayrıntının, estetiğin en ince detaylarının nakşedildiği bu dış unsur serçe, saka, kırlangıç gibi küçük kuşlar için yapılmış barınaklardır. Kuş evleri denince akla ilk gelen kuş elbette kırlangıçlardır.
Saltanat kayıkları
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 2630
Öyle kelimeler var ki zahiriyle batınıyla dile gelişi ihtişamlı. Sureti sıreti bir şölen.
Şehrayin gibi… Saltanat gibi.
Saltanat:Arapça isim.1.Sultanlık, padişahlık, hükümdarlık.2.Bolluk ve zenginlik
Ez cümle… Mevzu, adı kadar varlığı da bir ahenk, bir hayal, bir hayat dile getirmiş olan “saltanat kayıkları”.
Osmanlı Fermanları
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 3608
FERMAN
Farsça buyurmak , emretmek mastarından türetilen ferman kelimesi sözlükte emir, emirname, buyruk, hükümdar alameti gibi anlamlar ifade eder. Terim olarak ferman, yapılması gereken bir iş, ifa edilmesi gereken bir görev için hükümdar tarafından verilen ve hükümdarın tuğrasını taşıyan yazılı emirdir.
Fermanlar umumiyetle hükümranlığın ve saltanatın bir nişanesi olarak, altın yaldız ve muhtelif renk ve motiflerle süslenmiş oldukları gibi, süs ve yaldızdan uzak, sade de olabilirler.
Bir ferman metni incelendiğinde, şu önemli unsurlar göze çarpar :
Su gibi aziz İstanbul...
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 1849
İstanbul'da su ve su kültürünü anlatan ne varsa hepsi 'Âb-ı Hayat: Geçmişten Günümüze İstanbul'da Su ve Su Kültürü' sergisinde. 13 Mayıs'ta Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nde sanatseverlerle buluşan sergiyi 20 Temmuz'a kadar gezebilirsiniz.
İstanbul'da su ve su kültürü desek aklınıza neler gelir? Herhalde ilk olarak çeşmeleri sayarsınız. Öyle ki tarihi semtlerde adım başı gördüğümüz Osmanlı dönemine ait birbirinden güzel çeşmeler, İstanbul'un su kültürünün kamusal ya da özel her alanda nasıl hayat bulduğunun en güzel göstergesidir. İstanbul'da su kültürüne ait diğer parçalar konusunda size daha fazla yormayalım ve bu kültürü tastamam yansıtan bir sergiden bahsedelim.
Kulplu İznik Çini Bardakları
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 4568
"Olur mu? Akla vasfı zabıt-ı imkan
Sığar mı? Bardağa deryayı umman"
Hadidi
Cam kulplu bardaklar, Roma Dönemi 1. ve 2. yy.
Sözcük olarak bardak, günümüzde daha çok camdan ve plastikten yapılmış, sıvı ve içeceklerin konulması amacı ile üretilen ağzı geniş kaplara verilen isimdir.
Mardin’in taşına bak
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 2948
Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver Sanat Atölyesi sanatkârları tarafından Mardin’deki dini ve sivil mimari örnekleri tezhip ve minyatürlerle resmedilerek Mardin Mimari Anıtlarından Tezyini Yorumlar ismiyle kitaplaştırıldı.
Mardin'in medeniyet tarihine taşlarla işlenen dini ve sivil mimari örnekleri, minyatür, tezhip, kat'ı ve ebru sanatlarıyla yeniden yorumlanarak bir kitapta toplandı: Mardin: Mimari Anıtlardan Tezyini Yorumlar.
Topkapı Sarayındaki zümrütler
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 4810
Saray koleksiyonundaki nadide zümrütler ve zümrütlü eserleri, saray hazine bölümü uzmanı Emine Bilirgen kaleme aldı.
Osmanlı Saray Hazinesi’nde yer alan eserlerden hemen hepsinin yapımında altın, gümüş, yeşim, necef, sandal ağacı, abanoz, fildişi, boynuz, boğa ve sedef gibi, oldukça pahalı malzemeler kullanılmıştır. Bezemelerde kullanılan mücevherlerin 16. yüzyıl başlarından itibaren giderek çoğaldığı görülür. Eserlerin görkemini arttıran kuyum işlerinde, elmas, yakut, zümrüt, safir, topaz, lâl gibi taşların yanı sıra, firuze, mercan, inci, lapis lazuli, ayn-ül hür (kedi gözü), akik, necef, zebercet, yeşim ve daha pek çok değerli taş çeşidine yer verilmiştir.
Bu mücevherler içinde, elmastan sonra en pahalı taş olan zümrütten yapılmış veya zümrütle bezeli olan eserler çok önemli bir yere sahiptir.
Nerede o eski mürekkepler…
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 3261
İs mürekkebi imali oldukça meşakkatli bir uğraş olduğundan meşhur hattatlar mürekkep ihtiyaçlarını usta mürekkepçilerden temin etmekteydi.
Hat sanatının klasik İslam sanatları içerisinde müstesna bir yeri vardır. 'Ruhani hendese' olarak da isimlendirilen ulvî sanatı ruhunun derinliklerinden parmaklarının kıvrımlarına indirgeyebilen hat ustalarının kamış kalemlerinden dökülen lahuti harfler görebilen gözlere her daim şifa kaynağı olmuştur/olmaktadır.
Mercimek üzerine hat yazdı
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 1713
Hattat Necati Korkmaz, mikroskop altında mercimek taneleri üzerine hat yazarak bir ilki gerçekleştirdi. Korkmaz, ilk denemelerinde kalem uçlarının kalın gelmesi sebebiyle mercimek taneleri üzerine yazı yazamadığını söyledi.
Bir dizi araştırmanın ardından kılı ince olarak tilki bıyığından kalem yaptığını anlatan Korkmaz “Yazıları çok küçük yazmak gerektiği için mikroskop altında çalışıyorum” dedi.
Gelenekli sanatların has bahçesi Nakkaş
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 2083
Taşa hürmet edesi geliyor insanın, iyi ki o kadar sağlam ve sebatkâr da, ne rüzgârın hışmı yıkabiliyor onu, ne yağmurun tokadı... Yüreğinin katı olduğu söyleniyor.
Yalan! Camiler, medreseler, mescitler, tekkeler niye sevimli öyleyse? Üsküdar'daki Atik Valide Külliyesi'nin tekkesi mesela, niye munis bu kadar? Bizi coşturan bu tekke işte, taşları arasından zarâfet süzülen bu tekke... Avluyu bir görseniz, duvarları, dışa sağır, içe açık pencereleri, kapıları, kapıların gerisindeki odaları...
Bir zeytin masalı
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 2023
Zeytin, mübarek meyve, bir minyatür sanatçısının hayatını nasıl etkileyebilir?
Edremit Ovası'nda geniş zeytinlikler ve dededen kalma bir zeytinyağı fabrikası varsa, sanatçı hayatını kendi istediği konuları araştırmaya ve onları minyatüre aktarmaya adayabilir. Sanatından ekmek çıkarma kaygısı olmadan, sergilerde hangi eseri kaç paraya gitti diye meraklanmadan... Sonra o fabrika, çalışkan dede, zeytin işçileri, hasat şenlikleri, hepsi yepyeni alışılmadık konular olarak minyatüre aktarılabilir. Ve bu minyatürler, kimsecikler onları görmeden, bilmeden bir gün belki iki kapak arasında toplanır ümidiyle evin duvarlarını süsleyebilir. Zeytin, Kur'an-ı Kerim'de üzerine ant içilen bu meyve, bir sanatçının hayatını işte böyle güzelleştirebilir.