Hereke İpek Halısı

Hereke'de halıcılığa ilişkin ilk çalışmalar, 1891 yılında Hereke dokuma fabrikası'na Gördes, Demirci ve Sivas'tan getirtilen ustalarla başladı. Bu ustalar çevre köylerde bu sanatı öğretti ve halıcılık kısa sürede yaygınlaştı. Saray halıları ve yabancı devlet adamlarına armağan edilecek değerli halılar burada dokunmaya başladı. Özellikle 1943'ten sonra Hereke halıcılığında büyük bir canlanma görüldü. Önceleri Gördes, Demirci türü halılar dokunurken daha sonra Uşak, Gördes, Bergama ve Saray halıları örnek alınarak özgün motifler oluşturuldu.

Devamını oku: Hereke İpek Halısı

Osmanlı Döneminde kumaş ve Nakışlar

Osmanlı döneminde, 15. yüzyıldan itibaren Bursa kenti, İran'dan ithal edilen ham ipeğin ticaret ve sanayi merkezi olmuştur. İpek ticareti hazineye büyük gelir sağladığı için devlet kontrolünde gelişmesi sağlanmış; 1587 tarihinden itibaren Bursa'da koza üretimine başlanmış ve kozacılık teşvik edilmiştir.

Dokumada kullanılan altın ve gümüş tel devlet simkeşhanelerinde çekilir, kumaşlar damgalanarak satışa çıkarılmasına izin verilirdi. Kıymetli madenlerin israfını önlemek için seraser, zerbaft gibi kumaşlar saraya ait tezgahlarda belli miktarda dokunmaktaydı.

Devamını oku: Osmanlı Döneminde kumaş ve Nakışlar

Ahşap Üstü Kalemişi Bezemelerin Koruma Yöntemleri

Koruma (konservasyon), bir eserdeki bozulmayı mümkünse durdurmak veya yavaşlatmak, dolayısıyla eserin ömrünü uzatmak için yapılacak uygulamalar bütünüdür. Eserin malzemesinin özellikleri, mevcut durumu ve sorunları, "ön araştırmalar" safhasında belirlendikten sonra en verimli ve en az zararlı olacak uygun işlem basamakları seçilir ve ayrıca her işlem mutlaka belgelendirilir.

Eserin yapıldığı malzemenin özellikleri:

Devamını oku: Ahşap Üstü Kalemişi Bezemelerin Koruma Yöntemleri

Secde Köşkü: Mihrap

Camiler; kubbeleri, minareleri, ihtişamlı duruşları ile olduğu kadar iç mimarileri ile de etkiler insanı. İçeriye girdiğinizde insanı sarıp sarmalayan tarifsiz huzur, camilerin kapılarına, pencerelerine, halılarına, avizelerine, minberine, mihrabına kadar sinmiştir. Oda, köşk, başköşe, yüksek yer, savaş âleti anlamlarına gelen mihrap ise camilerin en dikkat çeken köşesidir.

Yine İstanbul’un eski semtlerinden biri beni çağırıyor. İçimi tarıyorum neresi diye? Hangi semt? Balat, Üsküdar, Çengelköy, Fatih, Eyüp, Sultanahmet... Evet, buldum işte, Sultanahmet... Kandilleriyle, ışıl ışıl dükkânları, eski taş yolları, adını koyamadığım ama havasında soluduğum, esrarlı duruşuyla tarihi bir semt Sultanahmet.

Devamını oku: Secde Köşkü: Mihrap

'Vav' ile suyun buluşması

Ressam Fehnur İpek ve Tülay Aydoğan'ın resimlerini bir araya getiren sergi, Dolmabahçe Sanat Galerisi'nde açıldı. İki sanatçının birlikteliği, hoca-öğrenci ilişkisine dayanıyor. 1984 yılından beri birçok sergiye katılan Fehnur İpek, resimlerini 'Suyun Dansı' adı altınta bir araya getirmiş. İlk kişisel sergisini açan Aydoğan'ın yağlıboya çalışmaları ise 'Varoluş' başlığını taşıyor.

Tülay Aydoğan'ın resimlerinin ana temasında "sema" var. Bütün tablolarda rengârenk tennureler içinde semazenler aşkla dönüyor, aşkla niyaz ediyorlar. Adları yok, yüzleri yok. "Başları önünde mahviyete bürünmüş vav gibiler."

Devamını oku: 'Vav' ile suyun buluşması

Gemi Tasvirli İznik Seramikleri

Ondördüncü yüzyıldan onsekizinci yüzyıla kadar İznik, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli çini yapım merkezi olarak önem kazanmıştır. İznik’te seramik sanatı da çiniciliğe paralel olarak üstün bir estetik vasfa ulaşır.

Mavi-Beyaz Düz Tabak yaklaşık 1535-45, çapı 32.6 cm'dir. (Victoria&Albert Müzesi, Londra.)
Uygulamada da kompozisyonlar ve motifler çiniye oranla bazı ayrılıklar gösterir.

Devamını oku: Gemi Tasvirli İznik Seramikleri

Topkapı Sarayı Hazinesinde Necef Eserler

Osmanlı Saray Hazinesi’ndeki necef koleksiyonundan bazı örnekleri tanıtmadan önce necef taşı hakkında genel bir bilgi vermek uygun olacaktır. Gemolojide (değerli taşlar bilimi) kaya kristali olarak adlandırılan doğal kristal (necef), kuvars grubundan yarı değerli bir taştır. Osmanlı kayıtlarında billur olarak da geçen taşa necef denmesinin nedeni o dönemde Irak’ta Kule yakınlarındaki Necef kentinden getiriliyor olmasıdır.

Devamını oku: Topkapı Sarayı Hazinesinde Necef Eserler

Topkapı Sarayı'nın İmarı Porselenleri

Farklı renk ve desenlerde süslenen İmari porselenlerinin tarihçesini ve günümüze ulaşan eşsiz örneklerini Topkapı Sarayı Müzesi Çin ve Japon porselen seksiyonu sorumlusu Ayşe Erdoğdu kaleme aldı. 
 
1715-1730 yıllarına tarihlenen, klasik mimari renkleri ile krizantem ve sarı zambak desenli, Qing Hanedanlığı’na ait Çin İmarisi tabak ve kapaklı kase

Devamını oku: Topkapı Sarayı'nın İmarı Porselenleri

Osmanlı Saraylarından Bohemya Kristal

Avrupa’da kristalin keşfedilmesi binlerce yıllık geçmişi olan cam sanatında yepyeni bir dönemin başlamasına neden oldu. Aslında bazı jeolojik katmanlarda doğal olarak bulunan şeffaf kaya kristalinin orta çağda birçok dekoratif eşyada kullanıldığının örneklerini Avrupa Müzeleri’nde görmekteyiz. Ancak, kristal işçiliği 17. Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelmiştir.

 

Cam sanatı ve kristal yapımı, Avrupa’da özellikle iki ülkede çok gelişmiştir. Bunlardan Venedik cam sanatının en eski merkezi olarak kabul edilir.

Devamını oku: Osmanlı Saraylarından Bohemya Kristal

Osmanlı saray hazinesinden sıra dışı tutya eserler (2)

Burada tutya kapları biçimsel ve teknik açıdan farklı gruplara ayırmak da mümkün. Ancak eserleri dönem sıralarına göre, değişik form ve bezeme üsluplarını belirterek, seçtiğimiz örneklerle tek tek açıklamayı uygun gördük. Bursa Arkeoloji Müzesinde korunan üç tutya sürahi ve bir maşrapaya konuyla ilgilerinden dolayı burada değinmek istiyoruz.

Doğal çinko rengindeki eserlerden özellikle B.A.M. 2422 no’lu sürahi armut biçimli gövdesi, uzun silindirik boynu ve gövde üzerindeki gümüş kakmalı stilize çiçekler ve geometrik bezemeleriyle 18-19. yüzyıl Hint “Bidri” eserlerini andırır.

 

Devamını oku: Osmanlı saray hazinesinden sıra dışı tutya eserler (2)

Osmanlı saray hazinesinden sıra dışı tutya eserler (1)

Topkapı Sarayı koleksiyonundaki eşsiz tutya eserleri saray müzesi hazine bölümü uzmanı Emine Bilirgen anlatıyor. 

 

İslam maden sanatında altın, gümüş gibi değerli madenlerin yanında demir, bakır, kurşun, nikel, kalay ve bunların alaşımları yüzyıllar boyunca kullanılagelmiştir. Eski çağlardan bu yana bilinen birçok maden işleme yönteminin, biçim ve bezeme üsluplarının izlerini erken İslam örneklerinde de görmekteyiz. Sonraları Selçuklu, Timurlu, Memluk, Osmanlı, Safevi, Mughal (Hind-Türk) vb. tarzlarda daha özgün eserler yaratılmıştır. Bu eserler biçimlerinden de anlaşıldığı gibi kullanım amaçlıdır.

Devamını oku: Osmanlı saray hazinesinden sıra dışı tutya eserler (1)

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.