neml suresi 37. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93


ارْجِعْ إِلَيْهِمْ فَلَنَأْتِيَنَّهُمْ بِجُنُودٍ لَّا قِبَلَ لَهُم بِهَا وَلَنُخْرِجَنَّهُم مِّنْهَا أَذِلَّةً وَهُمْ صَاغِرُونَ

İrcı’ ileyhim fe le ne’tiyennehum bi cunûdin lâ kıbele lehum bihâ ve le nuhricennehum minhâ ezilleten ve hum sâgırûn(sâgırûne).


ircı': dön
ileyhim: onlara
fe: bundan sonra
le: elbette, mutlaka
ne'tiyenne-hum: onlara geleceğiz, geliriz
bi: ile
cunûdin: ordular
lâ kıbele: mukabele edemezler, karşı koyamazlar
lehum: onlar
bi-hâ: ona
ve le: ve elbette, mutlaka
nuhricenne-hum: onları sürüp çıkaracağız
min-hâ: oradan
ezilleten: zilletle
ve hum: ve onlar
sâgırûne: küçük düşenler, hor görülenler


Hasan Basri Çantay
«Dön onlara. Andolsun önüne geçemeyecekleri ordularla onlara gelir, onları, hor ve hakîr oldukları halde, oradan çıkarırım».

Ömer Nasuhi Bilmen
«Onlara dön, elbette onlara öyle ordular ile gelirim ki, onların bunlara karşı takatları yoktur. Ve elbette onları zelil ve onları hakîr (kuvvetten mahrum) kimseler oldukları halde oradan çıkarırım.»

Elmalılı Hamdi Yazır
Dön onlara, vallahi karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da oradan kendilerini zilletler içinde hor, hakıyr oldukları halde çıkarırım

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
(Ey elçi) dön onlara (söyle): «Vallahi karşı gelemeyecekleri ordularla varırım da, oradan kendilerini perişanlıklar içinde hor ve hakir oldukları halde çıkarırım.» dedi.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
«(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!»

Diyanet İşleri (eski)
(36-37) Süleyman'a geldiklerinde: 'Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara dön! And olsun ki, güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkarırız' dedi.

Diyanet İşleri
“Sen onlara dön. Andolsun, biz onlara, karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak çıkarırız.”

Diyanet Vakfi
(Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamıyacakları ordularla gelir, onları muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!

Celal Yıldırım
Sen artık (getirdiğin hediyenle) onlara dön. Yemin ederim ki, karşı koyamıyacakları bir ordu ile kendilerine geleceğiz ve onları aşağılayıp rüsvay edilmiş bir halde zelil ve hakîr olarak (yurtlarından) çıkaracağız,» dedi.

Suat Yıldırım
"Sen dön ve onlara de ki: Biz onların üzerine, karşı koyamayacakları ordularla yürüyeceğiz. Onları yurtlarından mağlup ve zelil olarak çıkaracağız."

Ali Fikri Yavuz
(Ey heyet reisi, hediyelerinle) dön o padişaha (Belkıs’a) ve kavmine... VAllahi, karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da, oradan (Sebe’den) kendilerini zilletler içinde hor oldukları halde çıkarırım.”

İbni Kesir
Geri rötür onlara. Andolsun ki; güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkartırım.

Abdulbaki Gölpınarlı
Dön, git onlara, öyle bir orduyla geleceğim ki karşı duramayacaklar ve oradan, hor hakir bir halde çıkaracağım onları, aşağılık bir hâle gelecek onlar.

Adem Uğur
(Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamıyacakları ordularla gelir, onları muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!

Ali Bulaç
"Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış, aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız."

Bekir Sadak
(36-37) Suleyman'a geldiklerinde: «Bana mal ile yardim etmek mi istiyorsunuz? Alalh'in bana verdigi size verdiginden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara don! And olsun ki, guc yetiremiyecekleri bir ordu ile gelir onlari oradan alcalmis ve kucuk dusmus olarak cikaririz» dedi.

Fizilal-il Kuran
Şimdi efendilerine dön. Yemin ederim ki, karşı koyamayacakları kadar güçlü bir ordu ile üzerlerine yürürüz. Ve onurlarını çiğneyerek burunlarını yere sürte sürte onları yurtlarından çıkarırız.

Gültekin Onan
"Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış, aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız."

Muhammed Esed
"(Şimdi seni gönderenlere) dön! Çünkü, (Allah diyor ki:) Şüphesiz, karşı duramayacakları güçlerle onların üzerine yürüyecek ve onları, küçük düşürülmüş olarak (o ülkeden) mutlaka çıkaracağız!"

Şaban Piriş
Onlara dön. Karşı koyamayacakları bir ordu ile gelmekte olduğumuzu haber ver. Onları aşağılık bir halde, küçük düşürerek oradan çıkaracağız.

Tefhim-ul Kuran
«Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onlar için karşı koymak mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış, aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız.»

Ümit Şimşek
'Onlara dön ve şunu bildir: Karşı konulmaz ordularla onların üzerine geliriz ve onları hor ve hakir halde oradan çıkarırız.'

Süleyman Ateş
Sen, onlara dön (söyle): onlara, kendilerinin asla karşı koyamayacakları ordularla gelirim ve onları hor ve hakir bir durumda oradan sürüp çıkarırım."

Yaşar Nuri Öztürk
"Seni gönderenlere dön. Vallahi, karşı koyamayacakları ordularla üstlerine gelirim ve onları oradan, başları eğik, aşağılanmış bir halde sürer çıkarırım."

Edip Yüksel
'Onlara dön, (ve bildir ki) karşı konulamıyacak ordularla üzerlerine varacağız ve onları aşağılanmış ve küçültülmüş olarak oradan çıkartacağız.'