neml suresi 20. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93


وَتَفَقَّدَ الطَّيْرَ فَقَالَ مَا لِيَ لَا أَرَى الْهُدْهُدَ أَمْ كَانَ مِنَ الْغَائِبِينَ

Ve tefekkadat tayra fe kâle mâliye lâ eral hudhude em kâne minel gâibîn(gâibîne).


ve tefekkada: ve yoklama yaptı
et tayra: kuş(lar)
fe: sonra
kâle: dedi
mâ-liye: niçin ben
lâ erâ: görmüyorum
el hudhude: Hüdhüd (kuşu)
em: veya, yoksa ... mı
kâne: oldu
min el gâibîne: gaîb olanlardan, kaybolanlardan


Hasan Basri Çantay
(Süleyman) kuşları araşdırıb dedi ki: «Hüdhüdü neye görmüyorum? Yoksa gaaiblerden mi oldu»?

Ömer Nasuhi Bilmen
Ve kuşları teftiş etti de dedi ki: «Bana ne oldu? Hüdhüd'ü göremiyorum, yoksa gaiblerden mi oldu?»

Elmalılı Hamdi Yazır
Bir de kuşları teftiş etti de bana dedi: ne oluyor hüdhüdü görmüyorum? Yoksa gaiblere mi karıştı?

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Bir de kuşları denetledi ve: «Bana ne oluyor, Hüdhüd'ü göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
(Süleyman) Kuşları gözden geçirdikten sonra şöyle dedi: «Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?»

Diyanet İşleri (eski)
(20-21) Süleyman, kuşları araştırarak: 'Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplarda mı? Bana apaçık bir delil getirmelidir; yoksa onu ya şiddetli bir azaba uğratırım yahut keserim' dedi.

Diyanet İşleri
Süleyman, kuşlara göz atıp yokladı ve şöyle dedi: “Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?”

Diyanet Vakfi
(Süleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?

Celal Yıldırım
Bir de kuşları denetleyip araştırdı, derken, «nerede Hüdhüd'ü (çavuşkuşu) göremiyorum, yoksa kayıplara mı karıştı ?

Suat Yıldırım
Bir de kuşları teftiş etti de: "Hüdhüd’ü neden göremiyorum, yoksa kayıplara mı karıştı?" dedi.

Ali Fikri Yavuz
Bir de Süleyman kuşları teftiş etti de şöyle dedi: “- Hüdhüd’ü niye (yerinde) göremiyorum, yoksa gaiblerden mi oldu?

İbni Kesir
Kuşları araştırarak dedi ki: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplardan mı oldu?

Abdulbaki Gölpınarlı
Kuşları araştırdı da ne oldu dedi, hüdhüdü görmüyorum, yoksa bir yere mi gidip gizlendi?

Adem Uğur
(Süleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?

Ali Bulaç
Kuşları denetledikten sonra dedi ki: "Hüdhüd'ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?"

Bekir Sadak
(20-21) Suleyman, kuslari arastirarak: «Hudhud'u nicin goremiyorum? Yoksa kayiplarda mi? Bana apacik bir delil getirmelidir; yoksa onu ya siddetli bir azaba ugratirim yahut keserim» dedi.

Fizilal-il Kuran
Süleyman, ordusunun kuşlardan oluşan birliğini denetleyince dedi ki «Hüdhüd'ü niçin göremiyorum, yoksa burada değil mi?

Gültekin Onan
Kuşları denetledikten sonra dedi ki: "Hüdhüd'ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?"

Muhammed Esed
Ve (bir gün) kuşlar arasında göz gezdirirken: "Hüthütü niçin göremiyorum?" dedi, "Yoksa kayıplara mı karıştı?

Şaban Piriş
Kuşları gözden geçirdi ve: -Hüdhüdü neden göremiyorum? dedi. Yoksa, kayıplara mı karıştı?

Tefhim-ul Kuran
Ve kuşları denetledikten sonra dedi ki: «Hüdhüd'ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?»

Ümit Şimşek
Kuşları denetlerken, 'Hüdhüdü niye göremiyorum?' dedi. 'Yoksa kayıplara mı karıştı?

Süleyman Ateş
Kuşları teftiş etti, (içlerinde hüdhüdü bulamadı), dedi ki: "Neden hüdhüdü göremiyorum, yoksa kayıplardan mı oldu?"

Yaşar Nuri Öztürk
Kuşları teftiş etti de dedi ki: "Hüdhüd'ü neden göremiyorum, yoksa kayıplara mı karıştı?"

Edip Yüksel
Kuşları denetledi ve, 'Neden hüdhüdü görmüyorum, yoksa kaçak mı?' dedi.