فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ
Fe innemâ hiye zecretun vâhıdeh(vâhıdetun).
| fe | : oysa, halbuki |
| innemâ | : sadece |
| hiye | : o |
| zecretun | : sayha |
| vâhıdetun | : tek bir |
Fakat o, ancak bir tek haykırışdır.
(12-13) Dediler ki: «Bu, o halde ziyanlı bir dönüş.» Fakat şüphe yok ki o, bir tek sayhadır.
Fakat o zorlu bir kumandadır
Fakat o zorlu bir kumandadır,
Fakat o bir tek haykırıştır.
Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.
Hâlbuki o, bir haykırıştan (sûr’un üfürülmesinden) ibarettir.
Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.
(Ama onların dirilip eski hallerine gelmesi için yetecek) bir tek haykırış!.
(13-14) Fakat olay (zor değil,) bir tek emirden ibarettir. Bir anda mahşerde toplanıverirler!
(Ey kâfirler, bunu zor ve uzak bir iş görmeyin), muhakkak ki Sûra (son) üfürülüş, tek bir sayhadan ibarettir.
Doğrusu o, bir tek çığlıktır.
Halbuki o, bir tek haykırış.
Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.
Oysa bu, yalnızca tek bir haykırıştır.
Dogrusu bir tek ciglik yetecektir.
Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.
Oysa bu, yalnızca tek bir haykırıştır.
(Ama) o zaman, (Son Saat), bir tek çığlık (gibi ansızın onların üzerine) kopacak,
O, ancak tek bir çığlıktır.
Oysa bu, yalnızca tek bir haykırıştır.
O sadece bir sese bakar.
O (olay zor değil) bir tek haykırış(a bakmakta)dır.
Oysa ki o, sert bir komut sesinden ibarettir.
O bir tek dürtüşten ibarettir.