فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ الذِّكْرَى
Fe zekkir in nefeatiz zikrâ.
| fe | : o halde |
| zekkir | : zikret, hatırlat, öğüt ver |
| in | : eğer |
| nefeati | : fayda verdi |
| ez zikrâ | : zikir |
O halde eğer öğüd fâide verirse (durma) öğüd ver.
(9-10) Artık öğüt ver, eğer öğüt faide verirse. Korkar kimse, öğütü dinleyecektir.
Onun için öğüd ver, öğüd fâide verirse
Onun için öğüt ver, eğer öğüt fayda verirse.
Onun için öğüt ver, eğer öğüt fayda verirse.
Faydalı olacaksa insanlara öğüt ver.
O hâlde, eğer öğüt fayda verirse, öğüt ver.
(8-9) Seni en kolaya muvaffak kılacağız. O halde eğer öğüt fayda verirse öğüt ver.
O halde öğüt fayda verirse ona devam et.
O halde öğütün fayda vereceği ümidiyle sen nasihat et!
O halde, fayda versin (yahud fayda vermesin), sen Kur’an ile öğüd ver; (tebliğ vazifeni yap).
O halde öğüt fayda verecekse, öğüt ver.
Artık öğüt ver, fayda verirse eğer.
O halde eğer öğüt fayda verirse öğüt ver.
Şu halde, eğer 'öğüt ve hatırlatma' bir yarar sağlayacaksa, 'öğüt verip hatırlat.'
Faydali olacaksa insanlara ogut ver.
O halde hatırlatmak fayda verirse hatırlat.
Şu halde, eğer 'öğüt ve hatırlatma' bir yarar sağlayacaksa, 'öğüt verip hatırlat'.
O halde, (hakikati başkalarına) hatırlat, bu hatırlatma ister fayda ver(iyor görün)sün, (ister görünmesin).
O halde, öğüt/uyarı fayda verecekse öğüt ver.
Şu halde, eğer 'öğüt ve hatırlatma' bir yarar sağlayacaksa, 'öğüt verip hatırlat.'
Sen öğüt ver-öğüt fayda verecekse.
O halde eğer hatırlatmak yarar verirse hatırlat, öğüt ver.
Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa hatırlat/öğüt ver!
Öğüt yararlı olacaksa öğüt ver.