araf suresi 107. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129 . 130 . 131 . 132 . 133 . 134 . 135 . 136 . 137 . 138 . 139 . 140 . 141 . 142 . 143 . 144 . 145 . 146 . 147 . 148 . 149 . 150 . 151 . 152 . 153 . 154 . 155 . 156 . 157 . 158 . 159 . 160 . 161 . 162 . 163 . 164 . 165 . 166 . 167 . 168 . 169 . 170 . 171 . 172 . 173 . 174 . 175 . 176 . 177 . 178 . 179 . 180 . 181 . 182 . 183 . 184 . 185 . 186 . 187 . 188 . 189 . 190 . 191 . 192 . 193 . 194 . 195 . 196 . 197 . 198 . 199 . 200 . 201 . 202 . 203 . 204 . 205 . 206


فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ

Fe elkâ asâhu fe izâ hiye su’bânun mubîn(mubînun).


fe: böylece, bunun üzerine
elkâ: attı
asâ-hu: onun asası
fe: böylece, ve de
izâ: olduğu zaman, öyle olunca
hiye: o
su'bânun: yılan, ejderha
mubînun: apaçık, açıkça


Hasan Basri Çantay
Bunun üzerine (Musa) asasını bırakdı, bir de ne görsünler: O, apaçık bir ejderhâdır.

Ömer Nasuhi Bilmen
Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi.

Elmalılı Hamdi Yazır
Bunun üzerine asasını bırakıverdi, ne baksın o koskoca bir ejderha kesiliverdi

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Bunun üzerine asasını bırakıverdi. Bir de ne görsün; koskoca bir ejderha kesiliverdi.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Bunun üzerine Musa, asâsını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha kesiliverdi.

Diyanet İşleri (eski)
(107-108) Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.

Diyanet İşleri
Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha.

Diyanet Vakfi
Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!

Celal Yıldırım
Bunun üzerine Musa, Asa'sını bırakıverdi, derken ansızın o açık ortada büyükçe bir yılan oluverdi.

Suat Yıldırım
(107-108) Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş!

Ali Fikri Yavuz
Bunun üzerine Mûsa, asâsını yere bıraktı. Hemen o anda asâ, kocaman bir ejderha oluverdi.

İbni Kesir
Bunun üzerine asasını bıraktı. Bir de ne görsünler; o, apaçık bir ejderhadır.

Abdulbaki Gölpınarlı
Mûsâ, sopasını yere attı, derken sopa apaşikâr kocaman bir yılan oldu.

Adem Uğur
Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!

Ali Bulaç
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

Bekir Sadak
(107-10) 8 Musa, asasini yere atar atmaz apacik bir yilan oluverdi; elini cikardi, bakanlar bembeyaz oldugunu gorduler. *

Fizilal-il Kuran
bunun üzerine Musa, elindeki değneği yere attı, değnek o anda sahici bir yılan oluverdi.

Gültekin Onan
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

Muhammed Esed
Bunun üzerine (Musa), asasını yere bıraktı: Oo! (bir de ne görsünler!) düpedüz bir yılandı, bu;

Şaban Piriş
O anda Musa bastonunu attı. Şimdi o apaçık bir ejderha olmuştu.

Tefhim-ul Kuran
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

Ümit Şimşek
Musa asâsını attığında o koca bir yılan kesiliverdi.

Süleyman Ateş
Bunun üzerine (Mûsâ), asâsını attı, birden o, açıkça bir ejderha (oluverdi).

Yaşar Nuri Öztürk
Bunun üzerine Musa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o.

Edip Yüksel
Asasını attı, iri bir yılan oluverdi.