يَوْمَ تَمُورُ السَّمَاء مَوْرًا
Yevme temûrus semâu mevren.
| yevme | : gün |
| temûru | : sallanır |
| es semâu | : sema, gökyüzü |
| mevren | : şiddetle sarsılarak, sarsılıp |
O gün gök sallanıb çalkanır,
(8-9) Onun için bir defedici yoktur. O günde ki, gök bir çalkanışla çalkalanır.
O gün ki Sema bir çalkanış çalkanır
O gün gök bir çalkanışla çalkalanır,
O gün gök, bir çalkanış çalkalanır
(9-12) Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!
O gün gök şiddetle sallanıp çalkalanır.
O gün gök sallanıp çalkalanır.
(9-10-11-12) O gün, gök döndükçe dönecek. O gün (Hakk'ı) yalanlıyanların vay hâline ! Ki onlar, daldıkları şeyde (küfür ve sapıklık içinde) eğlenip dururlar.
Gün gelecek, gök şiddetle çalkalanacak.
O gün semâ döner çalkanır;
O gün; gök, sarsıldıkça sarsılır,
O gün gök, bir çalkantıya düşüp döner.
O gün gök sallanıp çalkalanır.
O gün gök, sarsılıp çalkalanır.
(9-12) Gogun sarsildikca sarsilacagi, daglarin yurudukce yuruyecegi gun; iste o gun, daldiklari yerde eglenip oyalanarak kiyameti yalanlayanlara yazik olacak!
O gün gök, sarsıldıkça çalkalanacak.
O gün gök sarsılıp çalkalanır.
Göklerin (büyük) bir sarsıntı ile sarsılacağı o Gün (bu azap gerçekleşecek),
O gün gök çok çalkalanıp duracak.
O gün gök, sarsılıp çalkalanır.
O gün gök bir sarsılışla çalkalanır.
O gün gök, bir çalkalanış çalkanır,
O gün gök bir çalkanışla çalkanır.
O gün gök sallanıp sarsılacak,