إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا
İnnâ hedeynâhus sebîle immâ şâkiren ve immâ kefûrâ(kefûren).
| innâ | : muhakkak ki biz |
| hedeynâ-hu | : onu hidayet ettik, ulaştırdık |
| es sebîle | : sebîl, yol |
| immâ | : ama, fakat, ya - ya da, veya |
| şâkiren | : şükreden |
| ve immâ | : ve ama, fakat, ya - ya da, veya |
| kefûren | : küfreden, inkâr eden |
Gerçek, biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici (olsun o), ister nankör (kâfir).
(1-3) Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun.
Her halde biz ona yolu gösterdik, ister şâkir olsun ister nankör kâfir
Muhakkak Biz ona (doğru) yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör kafir!
Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.
Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük.
Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.
Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.
Gerçekten biz, insana yol gösterdik ; o ya şükredici, ya da nankör inkarcı olur.
Ona yolu da gösterdik: Artık ister şükreder, ister nankör ve kâfir olur.
Doğrusu biz ona, gerçek yolu gösterdik; ister şükreden (mümin) olsun, ister nankörlük eden (kâfir)...
Gerçekten Biz; ona yolu gösterdik. Buna kimisi şükreder, kimisi de küfür.
İster şükretsin, ister nankör olsun, gerçekten de biz ona doğru yolu gösterdik.
Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.
suphesiz ona yol gosterdik; buna kimi sukreder, kimi de nankorluk.
Biz ona yolu gösterdik. Artık ister şükreder isterse nankör olur.
Biz ona yolu gösterdik; (artık o) ya şükredici olur ya da (pek) kafir.
Gerçek şu ki, Biz ona yolu/yöntemi gösterdik; şükredici, ya da nankör (olması artık kendisine kalmıştır).
Biz, ona yolu gösterdik. İster şükreder, ister nankörlük.
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.
Ona yol da gösterdik. Artık ister şükreder, ister nankörlük eder.
Biz ona yolu gösterdik: Ya şükredici veya nânkör olur.
Biz onu yola kılavuzladık. Artık ya şükredici olur ya nankör.
Ona yolu gösterdik; ya şükredendir, ya da nankör.