فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ
Fîhi mâ fâkihetun ve nahlun ve rummân(rummânun).
| fî himâ | : ikisinde vardır |
| fâkihetun | : meyveler |
| ve nahlun | : ve hurma(lar) |
| ve rummânun | : ve nar(lar) |
İçlerinde her nev'i meyveler, hurma ve nar vardır.
O ikisinde her nevi meyve ve hurma ve nar (ağaçları) vardır.
Bunlarda bir meyve, bir başka hurma, bir başka rumman
Bunlarda bir meyve, bir başka hurma, bir başka nar vardır;
İkisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardır.
İkisinde de türlü türlü meyveler, hurmalıklar ve nar ağaçları vardır.
İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır.
İkisinde de her türlü meyveler, hurma ve nar vardır.
ikisinde de meyva, hurma ve nar vardır.
Bunlarda da meyveler, hurmalar, narlar...
(O diğer iki cennetin) içlerinde çeşitli meyveler, hurma ve nar var.
İkisinde de meyveler, hurma ve nar vardır.
Her ikisinde de meyveler ve hurma ve nar var.
İkisinde de her türlü meyveler, hurma ve nar vardır.
İçlerinde (her türden) meyve, eşsiz hurma ve eşsiz nar vardır.
Ikisinde de turlu turlu meyveler, hurmaliklar ve nar agaclari vardir.
İki konutun bahçelerinde de çeşitli meyva, hurma ve nar ağaçları vardır.
İçlerinde (her türden) meyve, eşsiz hurma ve eşsiz nar vardır.
Onların ikisinde de (çeşit çeşit meyveler), hurmalar ve narlar olacak.
Her ikisinde de çeşit çeşit meyve, hurma ve nar var.
İçlerinde (her türden) meyveler, eşsiz hurma ve eşsiz nar vardır.
Onlarda nice meyveler, hurmalar, narlar bulunur.
İkisinde de meyva, hurma ve nar var.
İkisinde de meyve, hurma ve nar var.
Her ikisinde de meyvalar, hurmalar ve narlar vardır.