kalem suresi 10. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52


وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ

Ve lâ tutı’ kulle hallâfin mehîn(mehînin).


ve lâ tutı': ve itaat etme
kulle: her, hepsi (hiçbiri)
hallâfin: çok yemin edenler
mehînin: bayağı, basit, lüzumsuz, adi


Hasan Basri Çantay
(10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)!

Ömer Nasuhi Bilmen
(10-12) Ve itaat gösterme her çok yemîn edene, âdî fikirli olana. Daima kusur arayana. Lâf götürüp getirene. Hayırdan men'e çalışıp durana, haddi tecavüz edene, çok günahkâr olana.

Elmalılı Hamdi Yazır
Ve tanıma şunların hiç birini: çok yemin edici, değersiz

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Tanıma şunların hiç birini; çok yemin eden o aşağılık,

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık,

Diyanet İşleri (eski)
(10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.

Diyanet İşleri
(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

Diyanet Vakfi
(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

Celal Yıldırım
(10-11-12-13-14) Çok yemin eden, değersiz alçak, kusur araştırıp leke süren, ikiyüzlülük edip söz götürüp getiren, hayra hep engel olan, saldırgan olup hakları çiğneyen, günah işleyen, kaba ve şerefsiz ve sonra da soysuz olan hiçbir kimseye —mal ve oğullar sahibi de olsa— boyun eğme.

Suat Yıldırım
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız.

Ali Fikri Yavuz
Bir de tanıma (haklı haksız) her çok yemin edeni, değersizi;

İbni Kesir
Sen; yemin edip duran, izzet-i nefsi bulunmayana uyma.

Abdulbaki Gölpınarlı
Ve itâat etme çok yemin edenlerin, reyinde isâbet bulunmayanların hiçbirine.

Adem Uğur
Şunların hiçbirine itâat etme: Yemin edip duran, aşağılık,

Ali Bulaç
Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık,

Bekir Sadak
(10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi daima onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin.

Fizilal-il Kuran
Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran aşağılık.

Gültekin Onan
Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık,

Muhammed Esed
Ayrıca, yemin edip duran alçağa uyma,

Şaban Piriş
Yemin edip duran alçağa itaat etme!

Tefhim-ul Kuran
Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık,

Ümit Şimşek
Uyma sen çok yemin edene, aşağılık kimseye,

Süleyman Ateş
Şunların hiçbirine itâ'at etme: Yemin edip duran aşağılık,

Yaşar Nuri Öztürk
Şunların hiçbirine eğilme, uyma: Çok yemin eden, bayağı/alçak,

Edip Yüksel
Şunların hiçbirine uyma: yemin edip duran, aşağılık,