kalem suresi 11. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52


هَمَّازٍ مَّشَّاء بِنَمِيمٍ

Hemmâzin meşşâin bi nemîm(nemîmin).


hemmâzin: çok ayıplayan, çok çekiştiren, devamlı kusur arayan
meşşâin: dedikodu yapan, gammazlık kastiyle lâf taşıyan
bi nemîmin: (arada götürülüp getirilen) söz, lâf


Hasan Basri Çantay
(10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)!

Ömer Nasuhi Bilmen
(10-12) Ve itaat gösterme her çok yemîn edene, âdî fikirli olana. Daima kusur arayana. Lâf götürüp getirene. Hayırdan men'e çalışıp durana, haddi tecavüz edene, çok günahkâr olana.

Elmalılı Hamdi Yazır
Gammaz, koğuculukla gezer

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
gammaz, koğuculukla gezer,

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Daima kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren,

Diyanet İşleri (eski)
(10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.

Diyanet İşleri
(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

Diyanet Vakfi
(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

Celal Yıldırım
(10-11-12-13-14) Çok yemin eden, değersiz alçak, kusur araştırıp leke süren, ikiyüzlülük edip söz götürüp getiren, hayra hep engel olan, saldırgan olup hakları çiğneyen, günah işleyen, kaba ve şerefsiz ve sonra da soysuz olan hiçbir kimseye —mal ve oğullar sahibi de olsa— boyun eğme.

Suat Yıldırım
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız.

Ali Fikri Yavuz
Çok ayıplayanı, koğuculukla gezeni...

İbni Kesir
Daima ayıplayan ve laf getirip götürene.

Abdulbaki Gölpınarlı
Ayıp arayan, kovucu ve söz getirip götürücüyle.

Adem Uğur
(Herkesi) kötüleyen, söz götürüp getiren,

Ali Bulaç
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan),

Bekir Sadak
(10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi daima onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin.

Fizilal-il Kuran
Herkesi kınayan, söz götürüp getiren.

Gültekin Onan
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan),

Muhammed Esed
(yahut) iğrenç dedikodular yapan iftiracıya,

Şaban Piriş
Ayıp arayana ve laf götürüp getirene..

Tefhim-ul Kuran
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan).

Ümit Şimşek
Başkasını çekiştirene, söz taşıyana,

Süleyman Ateş
Kötüleyip duran, söz götürüp getiren,

Yaşar Nuri Öztürk
Alaycı/gammaz, koğuculuk için dolaşıp duran,

Edip Yüksel
İftiracı, söz götürüp getiren,