meryem suresi 27. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98


فَأَتَتْ بِهِ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُ قَالُوا يَا مَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْئًا فَرِيًّا

Fe etet bihî kavmehâ tahmiluh(tahmiluhu), kâlû yâ meryemu lekad ci’ti şey’en feriyyâ(feriyyen).


fe: böylece
etet bi
(etet)
: getirdi
: (geldi)
hi: onu
kavme-hâ: kendi kavmine (onun kavmine)
tahmilu-hu: onu taşıyor
kâlû: dediler
yâ meryemu: ey Meryem
lekad: andolsun ki
ci'ti: sen geldin, sen yaptın
şey'en: bir şey
feriyyen: acayip, çirkin, kötü


Hasan Basri Çantay
Derken onu yüklenerek kavmine getirdi. Dediler: «Hey Meryem, andolsun sen acâib bir şey yapmışsın».

Ömer Nasuhi Bilmen
Artık onu yüklenerek kavminin yanına getirdi. Dediler ki: «Ey Meryem! Doğrusu pek büyük, çirkin bir şey ile gelmiş oldun.»

Elmalılı Hamdi Yazır
Derken onu yüklenerek kavmine getirdi, hey Meryem! Dediler: alimallah yumurcak bir şey getirdin

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Derken onu taşıyarak kavmine getirdi, Onlar: «Hey Meryem, sen Allah biliyor ya yumurcak birşey getirdin!

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Sonra Meryem onu (İsa'yı) yüklenerek kavmine getirdi. Onlar (hayretler içinde şöyle) dediler: «Ey Meryem! doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın.»

Diyanet İşleri (eski)
(27-28) Çocuğu alıp kavmine getirdi, onlar: 'Meryem! Utanılacak bir şey yaptın. Ey Harun'un kızkardeşi! Baban kötü bir kimse değildi, annen de iffetsiz değildi' dediler.

Diyanet İşleri
Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!”

Diyanet Vakfi
Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!

Celal Yıldırım
Onu alıp kavmine getirdi. Dediler ki: A Meryem ! And olsun ki çok şaşılacak bir şey getirdin !

Suat Yıldırım
Onu kucağına alıp akrabalarına getirdi. "Kız Meryem! dediler, sen ne tuhaf bir şey yapmışsın öyle!"

Ali Fikri Yavuz
Sonra ona (çocuğu İsâ’yı) yüklenerek kavmine getirdi. Ona dediler ki: “- Ey Meryem! Doğrusu, sen acaip bir şey (babasız çocuk) getirdin.

İbni Kesir
Derken çocuğu alıp kavmine getirdi. Ey Meryem; andolsun ki utanılacak bir şey yaptın, dediler.

Abdulbaki Gölpınarlı
Çocuğunu kucağına alıp kavmine gelince ey Meryem dediler, gerçekte de pek büyük bir iş işledin.

Adem Uğur
Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!

Ali Bulaç
Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."

Bekir Sadak
(27-28) Cocugu alip kavmine getirdi, onlar: «Meryem! Utanilacak bir sey yaptin. Ey Harun'un kizkardesi! Baban kotu bir kimse degildi, annen de iffetsiz degildi» dediler.

Fizilal-il Kuran
Bebeğini kucağına alıp yakınlarının yanına gelince kendisine dediler ki; Ey Meryem, sen çok utandırıcı bir suç işledin.

Gültekin Onan
Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."

Muhammed Esed
Ve bir süre sonra, çocuğuyla beraber, kavmine döndü. "Ey Meryem!" dediler, "Sen, gerçekten, tuhaf bir iş yaptın!

Şaban Piriş
Sonra çocuğu alıp kavmine getirdi. -Ey Meryem, utanılacak bir iş yaptın! dediler

Tefhim-ul Kuran
Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: «Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın.»

Ümit Şimşek
Böylece onu kucağına alıp kavmine getirdi. 'Ey Meryem,' dediler. 'Sen pek tuhaf birşey yapmışsın.

Süleyman Ateş
(Meryem) onu taşıyarak kavmine getirdi: "Ey Meryem, dediler, sen tuhaf bir iş yaptın."

Yaşar Nuri Öztürk
Meryem, onu taşıyarak toplumuna getirdi. "Ey Meryem, dediler, şaşılacak bir iş yaptın!"

Edip Yüksel
Onu alıp halkına getirdi. 'Meryem, sen şaşılacak bir şey işledin!,' dediler.