taha suresi 20. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129 . 130 . 131 . 132 . 133 . 134 . 135


فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى

Fe elkâhâ fe izâ hiye hayyetun tes’â.


fe: böylece
elkâ-hâ: onu attı
fe: o zaman
izâ hiye: o olmuştu
hayyetun: bir yılan
tes'â: koşan, hızla hareket eden


Hasan Basri Çantay
O da bunu bırakdı. Bir de ne görsün: Koşub duran bir yılan (olmuş) dur o!

Ömer Nasuhi Bilmen
Hemen bırakıverdi, o derhal koşar bir yılan kesildi.

Elmalılı Hamdi Yazır
Bıraktı ne baksın o bir yılan olmuş koşuyor

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Bıraktı onu, bir de ne görsün o, bir yılan olmuş koşuyor!

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Musa da onu bıraktı, bir de ne görsün! o bir yılan olmuş koşuyor.

Diyanet İşleri (eski)
Bırakınca, değnek hemen, koşan bir yılan oluverdi.

Diyanet İşleri
Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!

Diyanet Vakfi
Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi!

Celal Yıldırım
Musâ da hemen onu yere bırakıverdi, derken bir de ne görsün, sürünüp yol alan bir yılan o..

Suat Yıldırım
Hemen bıraktı. Bir de ne görsün: Hızla kıvrılıp sürünen, kocaman bir yılan oldu!

Ali Fikri Yavuz
Mûsa da onu bıraktı, bir de ne görsün! O bir yılan olmuş koşuyor.

İbni Kesir
O da bıraktı. Bir de ne görsün; o, hemen koşan bir yılan oluvermiş.

Abdulbaki Gölpınarlı
Bıraktı onu, bir de baktı ki bir yılan olmuş, koşup durmada.

Adem Uğur
Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi!

Ali Bulaç
Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş).

Bekir Sadak
Birakinca, degnek hemen, kosan bir yilan oluverdi.

Fizilal-il Kuran
Musa değneği yere atıverdi. Birde ne görsün! Ansızın sürünen bir yılan oluvermiş!

Gültekin Onan
Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş).

Muhammed Esed
Bunun üzerine, (Musa), onu yere attı; bir de ne görsün! hızla akan bir yılan oluvermişti o!

Şaban Piriş
Musa da onu attı. O bir anda koşan bir yılan oluvermişti.

Tefhim-ul Kuran
Böylece, o da onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş).

Ümit Şimşek
Musa onu attı; o da yılan oldu, yürüdü.

Süleyman Ateş
(Mûsâ) attı, bir de ne görsün o, koşan kocaman bir yılan!

Yaşar Nuri Öztürk
O da onu attı. Bir de ne görsün, bir yılan olmuş o, koşuyor...

Edip Yüksel
Onu atınca, hareketli bir yılana dönüşüverdi.