تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَى
Tilke izen kısmetun dîzâ.
| tilke | : bu |
| izen | : o taktirde, eğer öyleyse |
| kismetun | : bir paylaşma |
| dîzâ | : insafsızca (haksızca) |
O takdîrde bu, insafsızca bir taksîm!
(21-22) Sizin için erkek de O'nun için dişi mi? Bu, o halde âdilâne olmayan bir taksim.
Bu öyle ise çok hayflı bir taksim
Öyle ise bu çok hayıflı (haksız) bir taksim!
Öyle ise bu çok insafsızca bir taksim.
Öyleyse bu haksız bir paylaşma;
Öyle ise bu çok insafsızca bir paylaştırmadır.
O zaman bu, insafsızca bir taksim!
O takdirde bu haksızca bir taksim !
O zaman bu insafsız bir taksim olmaz mı?
Öyle ise bu, çok insafsız bir taksim!...
Öyleyse bu, insafsız bir paylaşma.
Bu, pek insafsızca bir pay şimdi.
O zaman bu, insafsızca bir taksim!
Eğer böyleyse, bu, çarpık bir paylaşma.
Oyleyse bu haksiz bir paylasma;
Öyleyse bu haksız bir bölüştürmedir.
Eğer böyleyse, bu, çarpık bir paylaşma.
Bakın, bu kesinlikle haksız bir taksimdir!
Öyleyse bu haksız bir taksim.
Eğer böyleyse, bu, çarpık bir paylaşma.
Öyleyse bu pek insafsız bir bölüştürme!
O halde bu insafsızca bir taksim!
İşte bu, insafsız bir bölüştürme.
Ne de insafsız bir paylaşma!