أَفَمِنْ هَذَا الْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ
E fe min hâzel hadîsi ta’cebûn(ta’cebûne).
| e | : mi |
| fe | : yoksa |
| min hâzâ el hadîsi | : bu sözden |
| ta'cebûne | : size acayip geldi |
Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?
(59-60) Şimdi siz bu kelâmdan mı teaccüb ediyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
Şimdi siz bu kelâma mı teaccüb ediyorsunuz
Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?
Şimdi siz bu sözden mi hayret ediyorsunuz?
Bu söze mi şaşıyorsunuz?
(59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
Şimdi siz bu söze (Kur'an'a) mı şaşıyorsunuz?
Yoksa bu söze mi şaşıyorsunuz?
(59-62) Şimdi siz bu söze mi şaşırıyorsunuz? Hep gülüyorsunuz, ama ağlamıyorsunuz. Üstelik kafa tutuyor, oyalanıyorsunuz. Haydi artık (bırakın bu gafleti de) Allah’a secde ve ibadet edin!
Şimdi siz, bu Kur’an’a mı şaşıyorsunuz? (Ey Mekke’liler).
Bu söze mi şaşıyorsunuz siz?
Bu söze mi şaştınız siz?
Şimdi siz bu söze (Kur'an'a) mı şaşıyorsunuz?
Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?
Bu soze mi sasiyorsunuz?
Bu Kur'an sizin tuhafınıza mı gidiyor?
Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?
Siz bu haberleri tuhaf mı buluyorsunuz?
Bu söze mi şaşıyorsunuz?
Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?
Siz bu söze mi şaşıyorsunuz?
Şimdi siz bu söze mi hayret ediyorsunuz?
Şimdi siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz?
Bu sözü mü tuhaf karşılıyorsunuz?