وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَى
Ve semûde femâ ebkâ.
| ve semûde | : ve Semud |
| fe | : böylece |
| mâ ebkâ | : bâki kılmadı, geriye kimseyi bırakmadı |
Semuudu da. Öyle ki (onlardan hiçbirini) bırakmadı.
(51-52) Ve Semûd'u (da o helâk etti) artık (onlardan hiçbirini) bırakmadı. Ve evvelce de Nûh kavmini (helâk etmişti). Şüphe yok ki, onlar olmuşlardı onlar, en zalim ve en azgın (kimseler).
Ve Semûd'u da hiç bırakmadı
Ve Semud'u da hiç bırakmadı!.
Ve Semûd'u da bırakmadı.
(50-51) İlk Ad milletini, Semud milletini yok edip geri bırakmayan O'dur.
(50-51) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı.
Semûd'u da (O helâk etti) ve geriye hiçbir şey bırakmadı.
(50-51) Ve gerçekten O, ilk Âd'ı ve Semûd'u yok edip geriye bırakmayandır.
(45-54) Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler!
Semûd’u da (helâk etti ve onlardan) hiç bırakmadı.
Semud'u da. Geri bırakmadan.
Ve Semûd'u da bırakmayan.
Semûd'u da (O helâk etti) ve geriye hiçbir şey bırakmadı.
Semud'u da. Böylelikle (o halklardan kimseyi) bırakmadı.
(50-51) Ilk Ad milletini, Semud milletini yok edip geri birakmayan O'dur.
Semudoğullarının da. Kazıdı köklerini.
Semud'u da. Böylelikle (o halklardan kimseyi) bırakmadı.
ve Semud'u, hiçbir iz bırakmayacak şekilde,
Semûd’u da baki bırakmadı..
Semûd'u da. Böylelikle (o halklardan kimseyi) bırakmadı.
Semud'dan da geriye birşey bırakmadı.
Semûd'u, komadı (onları).
Semûd'u da. Böylece geriye bir şey bırakmadı.
Semudu da bırakmadı,