وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَى
Ven necmi izâ hevâ.
| ve en necmi | : yıldıza andolsun |
| izâ | : olduğu zaman |
| hevâ | : düştü, kaydı, kayboldu |
Batdığı dem yıldıza and olsun ki,
Yıldıza; tulûa başladığı zaman kasem olsun ki,
O necme kasem ederim indiği dem ki
İnmekte olan necme (yıldıza, Kur'an'ın inen miktarına) yemin ederim ki,
İnmekte olan yıldıza andolsun ki,
Batmakta olan yıldıza and olsun ki,
(1-2) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.
(1-3) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz.
Battığı zaman yıldıza and olsun ki,
Kayan yıldıza yemin olsun ki.
Yıldıza (Süreyya’ya) battığı zaman kasem olsun ki,
Andolsun yıldıza, battığı demde.
Andolsun yıldıza, inerken.
Battığı zaman yıldıza andolsun ki;
Battığı zaman yıldıza andolsun;
Batmakta olan yildiza and olsun ki,
Kayan yıldız hakkı için.
Battığı zaman yıldıza andolsun;
Düşün yücelerden inen (Allah'ın mesajının) gözler önüne serdiğini!
Yıldıza andolsun batarken.
Battığı zaman yıldıza andolsun;
And olsun yıldıza battığı zaman.
Aşağı kayan yıldıza andolsun ki:
Yemin olsun inip çıktığı zaman yıldıza/fışkırıp çıktığı zaman çimene/süzülüp aktığı zaman Ülker Yıldızı'na/aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene,
Düşerken yıldızlara andolsun.