نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِّلْمُقْوِينَ
Nahnu cealnâhâ tezkireten ve metâan lil mukvîn(mukvîne).
| nahnu | : biz |
| cealnâ-hâ | : onu kıldık |
| tezkireten | : vaaz, nasihat, ibret |
| ve metâan | : ve bir meta, faydalanma, yararlanma |
| li el mukvîne | : çöl yolcuları (sahrada konaklayanlar) |
Biz onu hem bir ibret, hem çöl yolcularına bir fâide kıldık.
(72-74) Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratanlar Biz miyiz? Biz onu (o ateşi) bir muhtıra ve sahraya konup göçenler için bir menfaat kıldık. Artık azîm Rabbinin ismiyle tesbihte bulun.
Biz onu hem bir muhtıra kıldık hem de bir istifade; alandaki muhtaclar için.
Biz onu hem bir ihtar, hem de alandaki muhtaçlara (çöl yolcularına) faydalı kıldık;
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
Biz onu bir ibret ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık.
Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
Biz, onu bir öğüt ve ibret ve hem de boş arazide yolculuk yapanlar (gezip dolaşanlar, rahat ve temiz hava almak isteyenler) için bir fayda kıldık.
Biz onu çölde, yolda bulunanlar ve muhtaçlar için hem bir ders, hem de istifade vesilesi kıldık.
Biz bu ateşi, (cehennem ateşine) bir ibret ve sahradaki yolculara bir menfaat kıldık.
Biz, onu bir ibret ve konaklayanlar için faydalı kıldık.
Biz onu, cehennem ateşini bir andırma ve çöllerde konup göçenlere bir fayda olarak halkettik.
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Biz onu bir ibret ve colde konaklayanlar icin yararli kildik.
Biz onu hem düşündürücü, ibret verici bir uyarıcı, hem de ihtiyacı olanlar için bir yararlanma kaynağı olarak yarattık.
Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Onu (Bizi) hatırlamanı(zı)n bir vasıtası ve (hayatlarının) yabaniliği içinde kaybolmuş ve acıkıp susamış bütün insanlar için bir rahatlama vasıtası yaptık.
Biz, onu bir ibret ve ihtiyaç sahipleri için faydalı kıldık.
Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu) hem de ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Biz onu bir ibret yaptık ve tutuşturanlar için yararlı kıldık.
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık.
Kullananlar için biz onu bir ibret ve yararlı yaptık.