قُلْ إِنَّ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ
Kul innel evvelîne vel âhirîn(âhirîne).
| kul | : de |
| inne | : muhakkak |
| el evvelîne | : evvelkiler |
| ve el âhirîne | : ve sonrakiler |
Söyle: «Şüphesiz hem evvelkiler, hem sonrakiler,
(48-50) «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki: «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).»
De ki: Muhakkak bütün evvelîn ve âhirîn
De ki: «Muhakkak. Öncekilerin ve sonrakilerin tümü,
De ki: «Öncekiler ve sonrakiler»
(49-50) De ki: 'Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır.'
(49-50) De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.”
De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler,
(49-50) De ki: Öncekiler de, sen rakiler de mutlaka belli bir günün belirlenmiş vaktinde elbette biraraya toplanacaklar..
(49-50) De ki: "Öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün, belli vaktinde mutlaka toplanacaksınız."
(Ey Rasûlüm, o münkirlere) söyle: “- Muhakkak bütün evvelkiler ve sonrakiler,
De ki: Şüphesiz hem öncekiler, hem sonrakiler,
De ki: Şüphe yok, öncekiler de, sonra gelenler de.
De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler,
De ki: "Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de."
(49-50) De ki: «suphesiz oncekiler de, sonrakiler de belli bir gunun belirli bir vaktinde toplanacaklardir.»
De ki: «Öncekiler de, sonrakiler de.»
De ki: "Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de."
De ki: "Daha önce yaşamış olanlar da, sonrakiler de
De ki: -Öncekiler de sonrakiler de.
De ki: «Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de,»
De ki: Öncekiler ve sonrakiler,
De ki: "Öncekiler de sonrakiler de."
De ki: "Öncekiler de sonrakiler de."
De ki, 'Öncekiler de, sonrakiler de.'